İlk yazımda anlattığım gibi işe yaramaz da olsa yinede işim sayılabilecek olan grubumu bırakıp kendim yeniden bir başlangıç yapmayı seçtim. ( İlk yazımı okumadıysanız bir zahmet inin de okuyun. Zaten hemen oracıkta. ) Ayrıca Dave'nin baterisini de yere yıktığım için gitarıma Jason el koydu. Evet nasıl eline geçti diyeceksiniz . Gitarımı orada unutmuşum. Olsun yinede bir gitarım var. Birkaç yıl önce ablamın yıllarca biriktirdiği harçlığı ile aldığı ve hep sakladığım bir gitar vardı. Her ne kadar pembe de olsa üzerimde gerçekten çok seksi durduğunu düşünüyorum. ( Hayır bunu kendimi avutmak için söylemedim. ) Zaten her zaman pembe elektrogitarlara bayılmışımdır . ( İşte bu bir avutmaydı . ) Yani konuyu kısaca toparlayacak olursak artık bir Fender yerine fakir gitarı kullanıyordum. Tabi aranızda gitaristler varsa Fender ile fakir gitarı arasındaki farkı bilir. İsminden bir boka yaramadığı belli : Laguna. Sanki bir bar ismi gibi geliyor kulağa.
Gruptan ayrılalı yaklaşık iki hafta olmuştu ve bir gelişme kaydedememiştim. Bu iki haftalık kaybı uyuşukluğum yerine tamamen AppStore'ye bağlıyorum. Her hafta bedava uygulama verdiklerini yeni farkettim. Hatta ne kadar insanı kendine çeken bir şey olduğunu da farketmedim değil. Çok hoş uygulamalar var ! ( Sadece AppStore değil aynı zamanda Temple Run gibi oyunlar yüzünden de bayağı bir zaman kaybettim. Temple Run'da kanatlarım kendiliğinden gidiyor nedenini bileniniz varsa bir mesaj atın.) Kocaman bir iki haftada sadece telefona baktım ve Doctor-Who'nun 50. Yıl dönümüne öze bölümünü üç kez bitirdim. Ayrıca PSY'ye sekiz tane küfür içeren, on yedi tane de tehdit içeren mektup yazdım . Bu kadar boş geçen zamandan sonra bir anda irkildim. Harekete geçmeliydim. Çünkü Jacob ve fedaileri uyumuyordu...hayır...pusuya yatmış benim pişman olmamı bekliyorlardı. Bu yüzden sonraki gün asabildiğim her yere afiş astım. ( Bu yüzden ceza alabilirmişim. Bir de Amerika özgür bir ülke olacak ! ) Aynı gün insanlar gelmeye başlamıştı bile. Fazla uzatmak istemiyorum. Hemen size birkaç görüşmeyi anlatayım siz kendiniz anlayın.
Oturma odasına eski çalışma masamı koydum ve bir sandalye çekip oturdum ardından profesyonel gözükmek için birkaç beyaz kağıt alıp masaya koydum. İçeri giren ilk kişiden başlayayım anlatmaya. ''Adınız ? Hangi müzik aletini çalıyorsunuz ?'' Grup adayımız hızlıca cevap verdi :'' Dennis. Bateristim. '' Gözlüğümü taktım ve devam ettim :''Güzel. Anlat Dennis kenidini bir baterist olarak tanımlasan hangisi olarak tanımlarsın ?'' Dennis'in tıkandığını farketmiştim. Konuşmaya devam etti :'' Ee...Jimi Hendrix .'' Evet karşımda Jimi'nin baterist olduğunu sanan bir baterist vardı. ''Ah demek Jimi Hendrix...O zaman sizi dışarı alalım sonra ararız.''(Kısaca s*ktir git dedim.) İkinci kişiden devam edelim. Dennis'ten sonra daha çok Rock hakkındaki bilgisine yoğunlaşmaya karar verdim. İkinci kişi Max'tı. Hemen sorumu sormuştum ''Mick Jagger...tanımla.'' Bunu da yapar diyordum içimden. ''Mick Jagger Rock tarihinin en önemli isimlerinden biridir.'' Gülümsedim tam konuşacakken '' The Rollingstones'in gitaristidir.'' dedi. ( Normalde The Rollingstones'in en çok tanınan üyesi Mick olduğu hatta gerisini neredeyse kimse takmadığı için bu yanlışını gözardı etmeye çalıştım ama yanlışları git gide büyüdü.) ''Tamam biz size döneriz.'' dedim ve kapıyı gösterdim. Ayağa kalktı ve bağırdı :''Siz sanatçılar hep böylesiniz ! Kendinizi çok havalı sanıyorsunuz ! Beni aramayacağını biliyorum s*kimin çekip çıkartması !'' (Max'ı çıkartmak çok zor oldu. )
Bütün bu olanlardan sonra düzgün grup üyesi bulmanın kolay olmayacağını farkettim. Belki de tek başıma çalışmalıydım. Evet öyle olmalıydı ! Bu yüzden o gece ilk şarkımı yazmak için masaya oturdum...ve Temple Run oynamaktan yazamadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder